Şimdi sonsuz kere büyüyebilirsin ses. Sis dağıldı, gün çözüldü, sır çakal pençelerimde epridi.
Değişmezdir gökyüzünün yeri, yerin gökyüzü. Bunu deneme bir daha bak. Sırtında bir yığın pıtrak...Üstelik hangi gece geri dönmüş ki sen dönesin omurgandan yukarı fısıldayarak.
İçinden gelmiyor bazen biliyorum. Ne insanlık, ne olmak..
Tuhaf bir alfabe uydurmak isteyebilir insan bu yüzden. Hiç kimsenin tanımlamadığı isimsiz gölgeler görmek, hiç kimsenin değmediği anlamlar icat etmek isteyebilir. Bu bütün uyduruk ve yeni ve sadece kendisi olan her ne varsa, onlarla döşemek isteyebilir ruh evini.
Elinden gelmiyor bazen. Biliyorum.
Ciddi şeyler anlatacağına neden inanmıyorsun kuşların? Neden göstermelik merdivenlerde tavsarken benliğin, nereye gitsen orayı dünyanın merkezi sanıyorsun? Ne yapsan sadece biraz yalpalamaktan ibaretsin üstelik. İnanmıyorsun. Kendi iç sesini hayatın müziği filan sanıyorsun.
Duyduğun bu şarkıyı duyan kimse yok. Bilmiyorsun.
Bilmiyorsun.
Anlıyorum...
Kimse kan ağlamıyor, inanma...Kan ağlıyor. Kan ağlıyor ve kimseler görmüyor beyaza kesmiş göz bebeklerini. Ağız dolusu gülen insanlar görüyorsun. Sırt sırta vermiş yürüyen insanlar. Kaç aforoz eder bir annenin sevgisi? Kuşkunun yaz ortasında çarmıha gerildiğini bilen kaç kişi var? Ve öznel sayıklamalar dönüp dönüp yitik eldivenlerin içinde bir yerlerde saklanmak istemiş olabilir mi? Endazesi kaçmışsa kaçmış kime ne sözcüklerde yaşanabileceğini anlar mı insanlar?
Ne anlamı var...?
İçindeki bu yankının çarptığı duvar sensin. Sanki yankı olsan, ses olsan, dağ olsan ne fark eder ki? Unutmak için bağlanmış ipler gibisin hayata. Grisin. Fakat kırmızı olsan ne değişir ki?
Gecenin ve sabahın bir bildiği var. Öğretmeyecekler sana bekleme.
Sen de öğrenirsen bir gün kimsenin bildiğini
hiç kimseye öğretme... ama sakın öğretme
ne anlamı var?
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İlginiz özeldi. Teşekkür ederim.