05 Aralık 2011

Bu bir günlük değildir-3




Gece iyi kalpli filan değil. Günü pusuya düşürürken görmemiş olabilir misiniz onu? Diyelim ki haksızlık ediyorum. Peki gölgelerin katlini kimden bilirsiniz?

Çocukluktu geceyi kendi pastel renklerine boyayıp hükümsüz kılmak . Fakat çocukluk değildi boyalarla oynamak. O zaman ceketin omzunda pot, gülümseyişte pürüz, yakınsak aynaların sırrında kusur yoktu. Çocukluktandı gitme denilen neresi varsa gitmek. Belki de direniş bundan çocuksu ve masum bir diz yarasıydı.

Çift sütunlu kemerli kapıların altından, tarih nedir bilmeden geçtik, tamam.
İncir ağaçlarının tepesinde kanadı kırık tek serçeye hayıflanmadık, eyvallah.
Buğday inim inim öğütülürken, özünden ayrılırken setik, gıkımız çıkmadı, amenna.
Ve kahveci güzeli bir duvarda yaşlanmaya hüküm giydiğinde öylece izledik, hay hay.
Müzik kutularının her bir notasını düşlerimize zula belledik, evet.
Biz meseller dinlerken sobada çıtırdayan odunlar umrumuzda bile olmadı, doğru.
Gergeflerde ne dokunmuş, neden dokunmuş, kaç damla kanla mühürlenmiş ipek bilmedik, tamam.

Ne var ki taşın rüzgârın, kelimenin ve canın, şarkının ve ateşin, gergefin ve de kanın karanlığını çaldık biz.
Geceye bile direndik, el insaf!



Betül Akdağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginiz özeldi. Teşekkür ederim.