16 Ocak 2012

Bu bir günlük değildir-9




Gökyüzü bulutlu. Dün gibi. Yağmur dinmek bilmiyor. Camdan ırmaklar gibi yürüyor hayatın tenine zaman. Ve insanlar, yağmurun her nasılsa ateşe verdiği telaşlarında bir şey unutuyorlar. Telaşlarından unutmuyorlar; unutmak için telaşlar icat ediyorlar kendilerine. "Nedir bu kadar unutulası olan, neden ve nereye koşuyorum sahi ben?" demeden; gözlerinde hiç bir yere bakmayan bulutlu pencerelerle habire koşuyorlar. Onların devredilmiş soruları kalıyor kaldırımlarda. Sudan korkuları, yoklukları ve ihmal edilmiş ruhları... Bir de yağmurun manidar gülümseyişi...

Gökyüzü bulutlu. Dün gibi. Bir yerlerde insanlar, saydam duvarların ardından karanlığın ışıklarına göz daldırıyor. İrisin gelip geçici kimsesizlik sahnesi sonra. Ne kadar yalınızsa o kadar kalabalık. Çayın deminde, kahvenin kokusunda, sobanın sıcağında hohlanan bir hiçe dönüyor her şey sonra.

Sonra hep güneş doğuyor. İlla ki güneş doğuyor. Ne iyi...



.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginiz özeldi. Teşekkür ederim.