(öznesiyalancıbirağaçkurduolan)
_M_
yedi vadi geçtim geldim marifetim yok
güneşi sesledim geldim ay bilen im yok
baktım gözlerinize mah sundur diye
denizleri içtim geldim hiç tuzunuz yok
uçurtma kervanıydı rüzgârın ardı
harf be harf betim betim ünledim gel dim
çin seddi kurdular özün uçurumuna
karınca kararınca kum bildim geldim
derdim derdiniz derdim, aynaysa bir iz
yolu sizden, tozu bizden, izi şiirden bildim
bi şeytan üfleyince melekten nefesini
şiir tozudu, yol edip -kurdum-an bildim
kurşunun dili ucunda bi şeyler vardı
burnunun direğinde sızımızı dinledik
aç biilaç üstelik birinci derece zanlı
kahvesiz telveyi biz köpürünce belledik
_NAN_
aklımız ak patiskalardan kördü
budadık yıldızların küllü yeşillerini
dolunayın elini yüzünü yıkadık
bi çamaşır ipi gerdik yolaktan doğru
dört kere biter oldu sevdanın rengi
ağın sesinde çıtır çıtır yürürken hayat
akışkan zamandan içre uyuyan dağa baktık
demli bir çay olsa ayna, uyandırmaya kıyardık
çanlar çeki düzen bile sunardı sahiplerine
iris boyunda naneler sulardı hayrat
unut yüzyılı, güz yılı, günü, saymayı unut
toprağın şarkısı değsin ayak parmaklarına
dinle durmaz şerarenin sesindeki kırılma
ensende devinip duran bu ışıklı heyula
üstelik mintan eylemiş ahit hazretlerini
susan hiçbir şey susacak kendini elan
boğuntu dediğin tellal adımlayınca içini
kalk ve tünelin gözüne dikil korkmadan
sana hiç söylenmedi mi ilk düştüğünde sudan
bil ki bildiğin kadar içine düşersin devin
_T_
bu çalan saz ben değil im ey hava
ihtimal birileri nota süzüyor aklından
bizden başka hiç kimsenin duyduğu
bu sesin boşluğu değilim inan
titreşen otlardır veya hut büyüsüdür ormanın
ufkun üstüne titreyen kirpik uçları belki
düşünme bunları göz değer havsalasına
halkalarca adım adım yürüyorsun ya
son basamakta bir atla pazarlık yapma
inan oluru yok insan- keşke kurtarsa
düşsün foyası bu sırrın deyip vurursan
nafile yoklanırsın ölümün huzurunda
hem değil mi uykunun her eşiği
nükte-dan bir intihardır hayata
nefes alın nefes alın çok nefes alın
tanrı dağının eteği ciğerleriniz
kalbiniz bulut tarlası, ruhunuz mera
esenlediğiniz an vergisidir aynanın
dirliktir aklınızın aklıma değen yeli
umurum kanatlı bir kırk haramidir
bi buğday meseli anlatır durur
harfinden eksildikçe çoğalan zahir
demincek bir çığlık çizdi resminiz
sahiden bırakalım bu boş lakırdıları
görün hangi coğrafyada kırmızıda geçtiniz
neden çoğalır sandınız mezar taşları
kimden doğru dul kaldınız bir akasyadan
hangi suyun kehaneti bilmeden içtiğiniz
çıkın dışarı ve lütfen boş olmasın eliniz
bi buğday tanesinden zahmetli değil
içinizin tenhasından çaldığınız o beliz
sonrası çimen ve çiy
sonrası gen işlememiş zanlı bir sebep
sonRası sarnıç bakışlı bir dilsiz
sen pirince anlat rüyalarını
sularsız kalır da geçmez taş içre bir iz.
Betül Akdağ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İlginiz özeldi. Teşekkür ederim.